Yaşayarak öğreniyoruz.
AKP’yi “okumayan toplum istiyor” diye eleştirip, okumadığı bir haberin altına hakaretler yağdıran muhaliflere…
Yazık.
Her fırsatta “hak, hukuk, emek” diye haykıranların, iki eleştiriye tahammül edemeyip gazetecilere saldırması… Bu zihniyetle mi Samsun’da başarı elde edeceksiniz?
Bir haberi okumadan, sadece başlık ya da görselden alınan hınçla yazılmış onlarca yorum… O haberde, CHP’nin yıllardır eleştirdiği bir uygulamanın, kendi belediyesinde nasıl sürdürüldüğü anlatılıyordu.
Konunun öznesi Suat Yıldız’dı. Hem CHP’li Atakum Belediyesi’nde başkan yardımcısı, hem de Tüm Bel-Sen Samsun Şube Başkanı. Yani bir yandan işveren, öte yandan emekçilerin savunucusu!
Haberde, bu iki pozisyonun etik olup olmadığı, siyasi ve sendikal sorumluluklar açısından bir çelişki doğurup doğurmadığı sorgulanıyordu. Ki bu görevlerin sağlıklı ve verimli şekilde birlikte yürütülemeyeceğini, aklı başında herkes bilir. Bunun için herhangi bir ideolojiyi savunmaya da gerek yok.
Üstelik haberde Suat Yıldız’ın ne karakterine ne de maddi kazancına dair bir içerik yer almıyor. Ancak yorumlara bakarsanız, sanki kişisel bir linç kampanyası yürütülmüş gibi… Gazeteciliğe, haberciliğe hakaret eden onlarca yorum.
Suat Yıldız iyi bir insan olabilir, ama bu bizi ilgilendirmez. Biz gazeteciyiz; bizi ilgilendiren, görevdeki irade ve performanstır.
Mesela:
-Sendikacı olarak, emekçilerin maaşları için nasıl bir mücadele verdiniz?
-Belediye kazanıldıktan sonra, vaat ettiğiniz dönüşüm için hangi adımları attınız?
-Ekonomik kriz ortamında maaş ödemekte zorlanan belediyede, Başkanınız Serhat Türkel’in daha seçimin arifesinde ilk iş olarak 26 milyonluk villaya taşınmasını sorguladınız mı? “Bu izah edilemez.” dediniz mi?
-Atakum Belediyesi’nin, büyükşehir belediyesinin bile üç katı ağırlama harcaması yapmasına karşı “Bu halkın parasıdır!” diye ses yükselttiniz mi? İrade gösterebildiniz mi?
-AKP’li büyükşehir belediyesinin, Atakum’un gelir getirici varlıklarına el koymasına karşı bir tepkiniz oldu mu mesela?
Yasal mı bu görev dağılımı? Belki.
Ama etik mi? Doğru mu? Sağlıklı ve başarılı bir şekilde yürütülebilir mi?
Siyaseten doğru mu?
İşte tartışılması gereken tam da bu.
Yorumlardan birinde, “Yasal hakkını kullanıyor.” yazılmış. Doğru. Ama yasal olan her şey doğru mu günümüzde? Hak olan her uygulama halk nezdinde karşılık buluyor mu?
Eğer her şey yasalara göre yürüyecekse, mensubu olduğunuz parti (CHP) neden birçok yasanın iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvuruyor? Doğru bulmadığı için olabilir mi? Ya da siz her gün sokaklarda ne için zıplıyorsunuz?
Öyle işinize gelince yasa, işinize gelmeyince yaygara yapmakla olmuyor bu işler.
Başka bir yorumcu da: “Görevini hakkıyla yapıyor.” demiş.
O zaman neden hâlâ emekçiler maaşlarını alamıyor?
Bir yılı geçti. Başkan 26 milyonluk villasına yerleşti, belediye 29,1 milyon TL’lik ağırlama gideriyle büyükşehiri üçe katladı ama emekçi hâlâ maaş alamıyor. NEDEN?
Neden belediyenin harcamaları kamuoyunda şüpheyle karşılanıyor?
Bir belediyenin tek sorumlusu başkan mı? Diğer yöneticiler ne işe yarıyor? Bostan korkuluğu mu?
Tüm Belediye ve Yerel Yönetim Hizmetleri Emekçileri Sendikası’nın (TÜM BEL-SEN) tüzüğü açık:
“Üyelerine yönelik baskıya ve sömürüye karşı mücadele eder.”
Aynı anda hem işveren konumunda olup hem de emekçilerin savunucusu olamazsınız Suat Bey. Bu sadece mantıksal değil, ahlaki bir çelişkidir.
Son olarak…
Muhalefetin “iyi insanları”, gazeteciler olmasa siz bunca yalanın, dolanın, entrikanın içinde nasıl iyi kalacaksınız?
Kim sizi kötülerden, kötülüklerden kim haberdar edecek, doğru yola kim ışık tutacak?
Gerçekleri görmek isteyen herkes için hâlâ yazan, kamu yararını gözeten birkaç gazeteci kaldıysa, hakaret değil, dua edin.
Zira bizim kimseye kendimizi sevdirmek gibi bir gayretimiz ve amacımız yok.
Herkes beni sevsin diyenin gazeteci olması da mümkün değil zaten.
Bu yüzden, fanlarınızla gerçeği örtmeye çalışmak yerine, sendikanızı daha fazla zor durumda bırakmadan istifa edin derim, Suat Bey.
Gerçek, ne balçıkla sıvanır ne de taraftar gazıyla bastırılır.
Son olarak, samsunanaliz.com’u okuyan bilir, doğruları öğrenir.
Gerçekleri duymak istemeyen de kendi bilir.
Milletin derdini yazabilmek için çok zor şartlarda ayakta tutmaya çalıştığımız gazetemizi okutmak için, gerçekleri görmek istemeyenlere yalvaracak değiliz.
Gerçeği arayan bulur, doğru yolu da… bizi de.
Hadi bakalım, okumadan yorum yapanlara, laf cambazlığına soyunanlara da… selam olsun.
O yorumların yer aldığı facebook sayfamız – https://www.facebook.com/share/p/16Z4NnPi5j/
