Bir inat öyküsü olarak iş hayatında kadın olmak
Büyük şair Nazım Hikmet’in ‘Kadınlar’ şiirinde geçer, “Soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen” diye. Türkiye toplumunda kadının yeri her zaman tartışılır olmuştur. Her zaman erkeklerin belirlediği ‘o yer’ şimdi kadınlara yeterli gelmiyor. Bugün, kendi yerini kendi belirleyen, kendi kararlarını alan, söz sahibi bir kadın profili ile karşı karşıyayız.
Bir ellerinde silah diğer ellerinde şefkat ve merhamet
ADALETİN NARİN PARMAKLARI: KADIN POLİSLER
Toplum içerisinde polislerin ayrı bir yeri vardır. Her çocuk büyüdüğünde polis olmak ister. Polis teşkilatı içinde kadın polislerin yeri farklıdır. Hem iyi bir anne, hem iyi bir eş hem de devletin silahlı icra kuvvetini yerine getiren, gerektiğinde işi için canını hiçe sayan kadın polisler. Görevini en layıkıyla yapan suç ve suçluyu önlemeye çalışan narin eller.
Bunlardan sadece ikisi, Samsun’da görev yapan iki kadın polis. Gülten Ö. ve Fadime M.
Yaptıkları görev gereği soy isimlerini kısaltarak veriyoruz. Bu bile üstlendikleri görevlerin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.
Gülten Ö. Asayiş büro amirliğinde 18 yılını doldurmuş bir polis memuru. Fadime M. ise Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele masasında (KOM)’da görevli meslekte 16 yılını tamamlamış, Gülten Ö. gibi başarılı bir polis memuru. Her ikisi de tecrübeli işini iyi yapan polisler.
Gizli ve kritik noktalarda görev yapan, yeri geldiğinde ağır silahları kuşanıp, önemli operasyonlara katılan iki kadın polisle konuştuk. Kadın polis olmak nasıl bir duygu? Bir kadın neden polis olmak ister? Kadın polis olmanın zorlukları var mıdır? Bütün bunların ve daha fazlasının cevabı bu söyleşimizde.
SAMSUN ANALİZ: Gülten Hanım, isterseniz sizden başlayalım. Polis olmaya nasıl karar verdiniz?
GÜLTEN Ö: Öncelikle bana cazip gelen üniforma oldu. Buna ilave olarak, silahlı bir kuvvetsiniz. Bu ikisi başta bir çağrışım yaptırmıştır. Böyle bir etkileşim oldu.
SAMSUN ANALİZ: Peki, ya siz?
FADİME M: Ben hep ya avukat ya da polis memuru olmak istiyordum. Ama şunu inkâr edemem, üniformanın da bir cazibesi var elbette. Bana göre bir meslek, doğru tercih yapmışım.

SAMSUN ANALİZ: Riskli bir iş yapıyorsunuz. Normal bir memur gibi değilsiniz… Zorlandığınız anlar var mı? Neler sizleri etkiliyor?
GÜLTEN Ö: Elbette diğer memurlar gibi değiliz. Özverisi yüksek bir meslek bizimki. İşiniz her zaman ön planda oluyor. Sabah kalkıyorsunuz evinizde annesiniz ve bir eşiniz var. Günlük planlarınızı istediğiniz gibi yapamıyorsunuz. Örneğin benim çocuklarım öğlene kadar yalnız kalıyorlar. Eşim öğretmen, o da işine gidiyor. Sabah tost makinesine iki ekmek koyuyorsunuz, çayı ocağa koyuyorsunuz ama altını açmıyorsunuz. Çünkü birçok olaya tanık oluyorsunuz. Çocuklarımızla birebir geçiremediğimiz zamanı, sürekli telefonla kontrol ederek telafi etmeye, riski en aza indirmeye çalışıyorsunuz. Eğer kendi güvenliğinizi ön plana alırsanız, işinizi yapamaz olursunuz. O dengeyi korumak için işimiz her zaman ön plandadır.

FADİME M: Bizim işimiz uyuşturucuyla. Görevimiz gereği mesai kavramımız yok. Bazen küçücük bir ipucundan sonuca ulaşıyorsunuz. Bazen bir baskına gidiyorsunuz, evde çocuklar oluyor. O aile yerine kendinizi koyuyorsunuz, o çocukları çocuklarınız gibi hissediyorsunuz. Göreviniz gereği neyse taviz vermeden onu yapıyorsunuz elbette. Ama her şeyden önce insansınız. Görevde taviz olmasa da.
SAMSUN ANALİZ: Psikolojik bir destek alıyor musunuz?
FADİME M: Hayır, bu tür destek almıyoruz. Fakat şöyle bir şey var. Yıllar geçtikçe yaşadığınız her olay size bir şey katıyor. Meslek içerisinde göreviniz gereği her türlü farklı yapıda insanla karşılaştığınızdan, siz de bir tür psikolog oluyorsunuz. Tecrübeler neticesinde bir süre sonra kendiniz çözümler bulmaya başlıyorsunuz. Ayrıca bu tecrübeleri sadece kendimiz için kullanmıyoruz. Baskına gittiğimizde o yerde bulunan; suçu işlediğini bildiğiniz ya da düşündüğünüz kişi için değil de, ailesi çocukları için de kullanıyorsunuz. İşinizin önüne geçmesine izin vermiyorsunuz ama yeri geldiği zaman oturup çocuklarla konuşuyorsunuz, dertleşiyorsunuz. Kendimden örnek verecek olursam, bir kadın polis olarak daha hissiyatlı bakıyorum olaylara.
GÜLTEN Ö: Madalyonun her iki tarafındasınız.
FADİME M: Uyuşturucu bataklığına düşmüş gençlerimiz var. O bataklıktan kurtardıklarımız var. Zaman zaman gelip bizlere teşekkür ediyorlar. Anne babalar var bizlere teşekkür ediyorlar. O an aldığınız haz anlatılamaz. Göreviniz için gösterdiğiniz özveriye değer anlar o anlar.
SAMSUN ANALİZ: Teşkilat içerisinde ya da operasyonlarda zarar gelmemesi gözetilerek “kadınsın arkada dur” türünde bir tavırla karşılaşıyor musunuz?
FADİME M: Aksine en önde oluyoruz.
GÜLTEN Ö: Bir ev aramasına gittiğiniz zaman, kapıyı erkek açarsa “evde ailem var” diyor erkek arkadaşlara. Girmemelerini istiyor.
FADİME M: Karşılarında bir bayan gördüklerinde daha farklı ve yumuşak oluyorlar.
SAMSUN ANALİZ: Bir polis olarak toplum içinde duruşunuz, kimliğiniz mutlaka oluyor. Mesleğinizi yaparken sert, disiplinli, katı olabiliyorsunuz. Bu sosyal hayatınızı nasıl etkiliyor? Eve gittiğinizde üzerinizden o kimliği çıkartıp mı gidiyorsunuz? Yoksa evde de mi polissiniz?
FADİME M: Elbette yaşadığınız olaylar karakterinize ve günlük yaşantınıza etki ediyor. Ama eve gittiğimizde evlatlarımızı gördüğümüz zaman her şey değişiyor. Çocuklarım ve eşim beni her zaman kapıda karşılar. Çünkü ben hep onlardan sonra giderim eve. Bazen öyle olaylar oluyor ki, etkisinden kurtulamıyorsunuz, üzerinizden atamıyorsunuz. Ama polislik öyle bir meslek ki, zamanla kendi kendinizi onarmayı öğreniyorsunuz. Çok şükür çocuklarımla diyalogum ve ilişkilerim çok iyidir.Arkadaşları gibi geziyoruz, dertleşiyoruz. Sıkıntıları olduğunda bana gelmelerini istiyorum. Ki, geliyorlar da… Çocuklarıma o güveni verebilmişim… Ben bütün bunları, ailemle ilişkilerimi, insanlarla iletişim kurmayı polis olduğumda öğrendim.
GÜLTEN Ö: Polisler olarak halkın yüzde 70 sorunlu insanlarla birlikteyiz. Yani suç işlemiş ya da suç işlemeye meyilli insanlarla birlikteyiz. Yılların tecrübesi ve işimize olan bağlılığımız toplumsal hayatta sorunları aşmamızda en büyük yardımcımız.
SAMSUN ANALİZ: Kadın polis olarak hiç şiddete maruz kalıyor musunuz?
GÜLTEN Ö: Bariz bir şekilde şiddete maruz kalmadım. Fakat; elbette insanların tepkileri oluyor. Bu durumda da soğukkanlı olmaya çalışıyorsunuz. Empati kuruyorum. Karşıdakini anlamaya çalışıyorum. Örneğin, gittiğiniz bir yerde herkes suçlu olmayabiliyor. Bazen, çocuklarının suçlu olduğunu delillerle sabitlemişsiniz suçlu ama ailenin hiçbir şeyden haberi yok. Masumlar. Bir uygulamaya gittiğinizde oradaki herkes suçlu diye bir gerçek yok. Doğal olarak hiçbir şeyden haberleri olmadığı için haksızlık yapıldığını düşünüyorlar.
FADİME M: Şöyle bir şey de var. Karşı taraf vatandaş siz de kolluk kuvvetisiniz. Sizin onlar gibi davranmak gibi bir lüksünüz yok. Profesyonel davranmak zorundayız. Karşı taraf size hakaret edebilir, taciz etmeye çalışır, siz burada profesyonel davranıp onun kışkırtmalarına uymamanız gerekir. Birebir tartışmaya girmemelisiniz. Yasal haklarını okuyup, hâlâ direniyorsa hakkında şikâyetçi olursunuz. Polis olarak bizler de haklarımızı hukuki yollardan arıyoruz. Ben polisim istediğimi yaparım, kırar dökerim gibi bir anlayış yok.
SAMSUN ANALİZ: Hiç yaralanma yaşadınız mı?
GÜLTEN Ö: Allah’a çok şükür yaşamadım.
FADİME M: Yaralanma yaşamadım ama ufak tefek çiziklerim oldu.
SAMSUN ANALİZ: Mesai kavramınız yok. Her an görev için ayaklarınızı uzatmış evde otururken sizleri çağırabilirler. Bu duruma eşleriniz ne diyor?
FADİME M: Eşim bu konuda hep anlayışlı oldu. Destek oldu. Zaten o destek olmasaydı ben de bu kadar özverili çalışamazdım. İşinizde olduğu gibi bu da bir ekip işi. Diğer yandan ekip arkadaşlarım çok iyiler ve anlayışlılar. Birbirimize her konuda destek oluyoruz. Aramızda kadın erkek ayrımı yok.
GÜLTEN Ö: İşimizi yaparken cinsiyet kavramı olmaz. Burada bir bütünün eşit birer parçasıyız. Dengeyi kurabilmeniz için bu dengeye dikkat etmelisiniz.
FADİME M: Bir ekipte bayanın olması gerçekten iyi bir şey. Derleyen toparlayan oluyorsunuz. Ekipteki diğer erkek arkadaşların göremediklerini görüyorsunuz.
GÜLTEN Ö: Bir bayan olarak bakış açınız farklı. Detayları çok iyi değerlendiriyorsunuz.
SAMSUN ANALİZ: Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
GÜLTEN Ö: Bir elinizde silahınız var, devletin size yüklediği görevleriniz var. Diğer elinizde merhamet ve şefkat var. Annesiniz.O duyarlılık her zaman sizinle oluyor.Sizin aracılığınızla özellikle vurgulamak istediğim; aileler lütfen ufak tefek olaylardan bölünüp parçalanmasın. Parçalanmış ailelerin çocukları toplum içinde maalesef çok ciddi sorunların temellerini oluşturuyor. Ailelerin bu konuda bir daha düşünmelerini istiyorum.
FADİME M.: Aile içinde bir dengesizlik olduğu zaman, çocuğun dışarıya açılması daha kolay oluyor. Dışarıdakiler de onları almaya çok müsaitler. İnanın öyle tecrübeler yaşıyoruz ki, aileler çocuklarına sahip çıksınlar. Özellikle uyuşturucu konusunda çok dikkatli olsunlar.
KADIN POLİSLER CAMİA BAŞARISININ DESTEĞİ DEĞİL, ORTAĞI

Samsun İl Emniyet Müdürü Hulusi Çelik, teşkilat içerisinde kadın polislerin varlığının artık vazgeçilmez olduğunu belirterek, “Kadın polisler daha disiplinli diyebiliriz. İşin gerçeği de bu. Erkeklerin göremediği çok ince detaylar, bayanlar tarafından fark edilip düzeltilebiliyor. Ve bu da hizmet verimini ve kalitesini arttırıyor” dedi.
Samsun İl Emniyet Müdürü Hulusi Çelik’le, Samsun’da emniyet teşkilatı içinde yer alan kadın polisleri konuştuk.
Kadınların iş hayatındaki atılımlarının her geçen gün arttığını hatırlatan Çelik ile kadın polislere yönelik yaptığımız sohbette genel olarak kadın polislerin yaşadığı sorunların, belli başlı şikâyetlerin neler olduğunu ve giderilmesi yönünde ne gibi çalışmalar yapıldığını konuştuk.
Söze polislik denince sanki biraz erkek mesleği gibi algılandığını ifade ederek başlayan Çelik, “Biz vatandaşa hizmet veren bir birimiz ve Samsun’da da bayan erkek oranı diye baktığımızda ortaya çıkan sonuç denk” diyor.
Güvenlik noktasında her kesime hizmet verdiklerini ve kadınların güvenlik güçlerine daha fazla ihtiyaç duyduğunu kaydeden Hulusi Çelik, bizimle şu bilgileri paylaştı:
“İlimizde kadın sayısı daha fazla. Doğal olarak kadınlara daha fazla hizmet veriyoruz. Kadınlarımızın güvenlik anlamında daha fazla talepleri var. Kendilerini daha fazla güvende hissetmek istiyorlar. Böyle olunca da bayana hizmet verirken, onu bir bayanın dinlemesi ve onun dilinden anlayan birisiyle olaylara yaklaşmak tabi ki bizim işimizi kolaylaştırıyor.
BAYAN POLİSLERİN KATKILARI TARTIŞILMAZ
Artık kadın erkek polis diye bir şey yok. Herkesin bir alanı var ve herkesin doldurduğu farklı boşluklar var. Kendine göre başarılı alanlar var. Biz bir bütünüz. Ama kadın polis sayısının artışı bizim için de önemli. Çünkü bir erkek polisin giremediği ya da bir kadın polis olduğunda daha etkili, çabuk, sorunsuz sonuç alabileceğimiz durumlar oluyor. Mesela bir kadını kadın polisin dinlemesi daha etkili oluyor. Ya da güvenlik sebebiyle yapılması gereken aramalar da bir kadını kadın polislerimiz arıyor vb.
KADIN POLİSLERİMİZ DAHA DİSİPLİNLİ
Kadın meslektaşlarımızın iş denetimimizi sağlama hususlarında bize önemli destekleri, inanılmaz katkıları oluyor. Erkeklerin göremediği çok ince detaylar, kadınlar tarafından fark edilip düzeltilebiliyor. Ve bu da hizmet verimini ve kalitesini arttırıyor. Çünkü erkekler biraz daha bu konulara yaklaşırken somut olaylar ve sonuca endeksli hazırlanıyorlar. Ama bayanlar evet sonuç alınacak ama gidilen yolda önemli vurgusunu özellikle her işimizde bize anlatıyorlar.
DESTEK DEĞİL ORTAKLAR
İhtiyaç anlamında bizim onlara ihtiyacımızı vurgulamaya çalışıyorum. Yani her alanda hizmet verdikleri gibi, verdikleri hizmetin kalitesi itibariyle de camiamıza çok şey katıyorlar. Destek değil başarıya ve kaliteye ortaklar.
24 SAAT ESASI HERKES İÇİN GEÇERLİ
Bizim çalışanlarımızın büyük bir bölümü bayanlarda evli çocuk sahibi. Şimdi hem evindeki dengeyi sağlayacak hem işteki dengeyi sağlayacak. Bir de biz 24 saat görev veren bir kurumuz, yani sabah 8 akşam 6 falan öyle bir görev değil. 24 saat hizmet verdiğimiz bir yerde, şimdi gecenin ikisinde, üçünde bu bayanların hizmetinden faydalanıyoruz ya da hafta sonunda bayramlarda yani her yerde varlar. Yeri geliyor yeni bebeği olmuş bir polis anneye ihtiyacımız oluyor, her ne kadar elimizden geldikçe hassas olmak istesek de görevimizin öncelikleri olabiliyor.”
Hulusi Çelik son olarak Samsun emniyeti bünyesinde kadın polis oranının henüz yüzde 10’larda olduğunu ancak bu talep ve ihtiyacın gittikçe arttığını da sözlerine ekledi.
“KADIN OLMAM İŞİME ENGEL DEĞİL”

112 Acil Sağlık Hizmetleri Samsun’da harikalar yaratıyor.
Şehrin neresinde olursanız olun tüm telefonlardan ücretsiz olarak arayabileceğiniz ve acil sağlık sorunlarınızda size ambulanslı sağlık ekibi ile hizmet veren 112 Acil Sağlık Hizmetleri, Samsun’da İl Ambulans Servisi Başhekimliği birimi altında Samsunluların yardımına koşuyor.
Turgut Özal zamanında kurulan ve o zamanlar numarası 077 olan ve şimdi ise herkesin imdadına yetişen 112 Acil Sağlık Hizmetleri Samsun’da harikalar yaratıyor. Samsun’da İl Ambulans Servisi Başhekimliği bünyesinde yaklaşık 460 personel bulunuyor. Bu personelin yüzde 70’i bayan. Merkezde bulunan komuta kademesinde 10 kişi görev yapıyor. 24 saat nöbet usulüne göre görev yapan bu ekip, vatandaşlardan gelen çağrılara cevap veriyor.
“KADIN PERSONEL İLE ÇALIŞIRKEN HİÇBİR ZORLUK YAŞAMIYORUZ”
Samsun’daki bu önemli sistemin kaptanı ise, İl Ambulans Servisi Başhekimi Dr. Ö. Barış Çankaya.
Çankaya, amaçlarının, ihtiyacı olan vatandaşlara en kısa sürede ulaşmak ve en uygun şekilde tedavilerinin yapılabileceği bir merkeze ulaştırmak olduğunu söyledi. Kutsal bir görevi yerine getirdiklerini, bu bilinçle ve takım ruhuyla hareket ettiklerini belirten Çankaya, kadın personellerle çalışırken hiçbir zorluk yaşamadıklarını ifade etti.
SÖZLÜ VE FİZİKİ TACİZ CANLARINDAN BEZDİRDİ
Çankaya’nın altını çizdiği ve kulak verilmesi gereken önemli bir konu var: Sağlık personeline uygulanan şiddet.
Kamuoyuna yansıyan fiziki şiddet haberlerinin yanı sıra, bir de yansımayan; özellikle bayan personele yönelik hakaret, küfür ve taciz olayları var. Bu durumun sık yaşanması; bayan personel üzerinde olumsuz bir etki bırakıyor. Görevlerini yerine getirirken karşılaştıkları her türlü şiddet karşısında çaresiz kalan çalışanlar bu konuda gerekli yaptırımların hayata geçirilmesini bekliyor.
“KADIN OLMAM İŞİME ENGEL DEĞİL”

“Karşınızdaki size küfrediyor, bağırıyor, hakaret ediyor ama siz bir şey diyemiyorsunuz. Hastası var ve panik halinde diye düşünüyorsunuz. O kişi onları söylerken bizim aklımızda tek bir şey var: “En kısa zamanda ambulansı oraya nasıl gönderebiliriz…”
Gözleri dolarak neredeyse her gün yaşadığı bu diyaloğu bizlere aktaran 19 yıllık memur 5 yıldır da bu birimde görev yapan Hatice Öztürk. Komuta Kontrol Merkezi’nde görev yapan Öztürk, görevlerinin çok büyük dikkat gerektirdiğini ve bunun yanında vakalara anında cevap verilmesinin zorunlu olduğunu söylüyor.
İletişim konusunda sorun yaşadıklarını belirten Öztürk, şunları anlatıyor: “Bizleri arayan kişi ambulansın hemen ulaşmasını istiyor. “Ambulansın geç gelme” konusunda çok sorun yaşıyoruz. Hasta haklı. Bir şey diyemiyoruz. Ben bir bayan ve anneyim. Üzerime düşen sorumluluğu yerine getirirken karşılaştığımız olumsuz tavırlar elbette bizleri etkiliyor. Özellikle telefonda karşılaştığımız muamele bizleri çok üzüyor. İşimiz ağır ama bütün bayan arkadaşlarımla birlikte zorlukların üstesinden geliyoruz. Kadın olmam, yaptığım iş için bir engel oluşturmuyor. ”
“ERKEK – KADIN DEMEDEN HEP BİRLİKTE OMUZ OMUZA ÇALIŞIYORUZ”
Canik’te yaşanan sel felaketinde diğer bayan çalışanlar gibi Acil Tıp Teknisyeni (ATT) olarak 112 Acil Sağlık Hizmetleri’nde 5 yıldır görev yapan Nurşen Gurbet de gece gündüz demeden işinin başında olmuş.
Sel felaketi sadece bir örnek. Bütün olağanüstü durumlarda ve gün içerisinde yaşanan sorunlarda bir bayan olarak tüm zorluklara rağmen işinin üstesinden gelebilen Nurşen Gurbet, diğer kadın çalışanlar gibi dert yandığı konuların en başında, fiziki ve sözlü taciz geliyor.
“Çok büyük bir özveri ile çalışıyoruz. Buna rağmen fiziki ve sözlü tacize uğruyoruz” diyen Nurşen Gurbet, diğer kadın çalışanlar gibi birçok erkeğin yaptığı işi başarılı bir şekilde yapıyor.
“Diğer bütün arkadaşlarımızla kadın erkek ayırımı yapmadan birlikte omuz omuza çalışıyoruz. Bizler iyi eğitim aldık. Tecrübe ve bilginin kadın erkek ayırımı olmaz. 112’de çalışan bir bayan olarak koşullar ne olursa olsun görevlerimizi en az kusurla yerine getiriyoruz.”
İŞ HAYATINDA KADINA UYGULANAN MOBİNG
Çalışma hayatında kadınların karşılaştıkları sorunların başında mobing geliyor. Bir diğer önemli sorun ise toplumsal baskı. Bu konuya en güzel örnek ise vatman olarak Hafif Raylı Sistem’de çalışan kadınlar.
Vatman olarak çalışan kadınların, toplumsal baskı yüzünden işlerinden ayrıldığını söyleyen ve bu durumdan şikayetçi olan isim ise Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz.
KADINLARIN ÇALIŞMA ALANLARIYLA İLGİLİ ÖN YARGILAR VAR

Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz, toplumda kadınların çalışma alanlarıyla ilgili ön kabuller olduğunu söylerken; raylı sistemi kurduklarında bütün vatmanların kadınlardan seçilmesini istediğini ancak; Vatman olarak işe aldıkları kadınlardan 6 tanesinin toplumsal baskıdan dolayı işi bıraktığını ifade ediyor.
“Ben hanımların evlerinde nasıl çalıştıklarını biliyorum. O işlerin hepsi şu anda peşinde koştuğumuz erkeklerin yaptığı işlerden daha zor” diyen Yılmaz;
VATMAN KADINLAR TOPLUMSAL BASKIDAN İŞ BIRAKTI

“Biz kabullerimizle yaşıyoruz. Bundan bir buçuk sene önce raylı sistemi Samsun’a getirdik. Ben bütün vatmanların bayan olacağını söyledim. Belediyemdeki bürokratlar dâhil bu konuda herkes bana karşı çıktı. “Nereden bulacağız bu kadar hanımı” , “Hem Endüstri Meslek Lisesi (EML) mezunu olacak” , “Bu konuda toplumda hassasiyetler var bu nasıl olabilir” dediler. Ben bu olacak dedim. Bu göreve getirdiğimiz hanımlardan 6 tanesi toplumsal baskıdan dolayı ayrıldı. 6 ya da 7 tane hanım vatmanımız bu göreve devam etmeyi sürdürdü. Hâlbuki treni sürmek ABD’de yol çalışmasını yapan kadının yaptığı iş kadar kolay. İnşaatlarımızda kullandığımız makineleri, sadece joistik ile kullanılabilecek makinelerin tamamını, hanımların da kullanabileceğine inanıyorum” diyerek kadınların toplumsal baskı olmasa, çalışma hayatında ne kadar başarılı olabileceklerini vurguladı.
TÜRKİYE’DE BİR İLKİ BAŞARIYORLAR
ERKEK İŞİ DENİLEN HER İŞİ BAŞARIYLA YAPIYORLAR

Kadınlar artık erkek işi denilen her işe el atıyor ve başarılı oluyor.
Türkiye’nin ilk eğitimli kadın seramik, duvar kağıdı ve ahşap döşeme ustaları Samsun’da yetişiyor.
TSO İl Kadın Girişimciler Kurulu, İşkur, Canik Halk Eğitim Merkezi ve Simpa Ticaret firması işbirliğinde gerçekleştirilen ‘Seramik, Duvar Kağıdı ve Ahşap Döşemeciliği’ kursunda 15 kadına eğitim veriliyor.
Simpa İş Merkezi’nde Samsun Valisi Hüseyin Aksoy’un ve Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz’ın katılımıyla açılışı yapılan kurs, Türkiye’de ilk olma özelli taşıyor.
KESKİN’İN DERDİ PROJE OLDU
Eşiyle 25 yıldır inşaatlarda çalışan Emine Keskin’in, diploma ihtiyacıyla doğan proje başarıyla hayata geçirildi ve 15 kadın seramik, duvar kağıdı ve ahşap döşeme usta olmak için kolları sıvadı.
Bir gün yıllardır yaptığı işin diplomasını isteyen Emine Keskin’in, düşünce ve talebini Samsun Ticaret ve Sanayi Odası Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Yeşim Kıyıcı’yla paylaşması, Türkiye’de bir ilk olacak olan bu projenin başlangıcı oldu.
Kursun açılış töreninde konuşan kursiyer Emine Keskin, 25 yıllık inşaat ustası olduğunu ama sertifikasının olmadığını, artık ustası olduğu inşaat işinde diploma sahibi olmak istediğini, bir gün tesadüfen karşılaştığı Yeşim Kıyıcı’ya anlattığını söyledi.
Kıyıcı’nın talebi değerlendirerek Odasıyla paylaşması ise projenin hayata geçmesini sağladı.
Herkesin kendisini “boyacı Emine Hanım” olarak tanıdığını ifade eden Keskin, “Eşim tesisat ustası. Eşimin bir elemana ihtiyacı vardı. Ama elemana verecek paraya bile ihtiyacımız olduğu için, eşimle beraber çalışmaya karar verdim. İnşaatlarda çalışarak bu zamanlara kadar geldim. İşe ilk olarak su tesisatçısı olarak başladım. Daha sonra seramik ile devam ediyorum. Hatta bu kursta benim gibi çalışan arkadaşlarım da var. Burada hepimiz iddialıyız. Biz geleceğin en iyi kadın inşaat ustaları olacağız. Bize bu imkanı tanıyan ve destek olan herkese teşekkür ediyorum” dedi.