Bağımsız Samsun Milletvekili Erhan USTA ile ilgili merak edilen her şey…
Bağımsız Samsun Milletvekili Erhan USTA ile ilgili merak edilen ve cevabı alınmamış her şeyi konuştuğumuz bu özel röportajımızda MHP’den ihraç edilmesinin altında yatan sebeplerden, kendisini Samsun Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na bağımsız aday olmak durumunda bırakan gerekçelere; seçim süreci analizlerinden, seçim sürecinde ve sonrasında yaşananlara; İYİ Parti’den aday olmaması yönünde pişman olup olmadığından, yıllardır her anlamda sahipsiz bırakılan Samsun’a; Samsun için verilen hayali vaatlerden, bugün gelinen noktaya; yeni bir oluşumda yer almayı düşünüp düşünmediğinden, Türkiye Siyasetinin içinde bulunduğu duruma; fındık üreticisinin bitmeyen çilesinden, ekonomi noktasında ülkenin içinde bulunduğu önlenmesi zor krizden nasıl kurtulabileceğine kadar birçok konuyu ele aldık.
Canan YILMAZ: Yeni bir seçimden çıkıldı. Seçim öncesi de adaylar birçok vaatlerde bulundu. Sizde bunlardan biriydiniz. Peki, kazanan Ak Parti adayı Mustafa DEMİR’in vaatlerini gerçekleştirebileceğine inanıyor musunuz?
Erhan USTA: Seçimlerimizin sonucunun Samsun için de Türkiye için de hayırlı olmasını diliyorum. Yani şuanda belediye başkanı seçilen Sayın DEMİR’in daha önce ki üstlendiği sorumluluklar içerisinde yaptığı işlere bakacak olursak ben çok ümitli değilim. Gerek milletvekilliği gerek bakanlığı döneminde yani Türkiye sadece Samsun değil Türkiye geneli olarak yaptığı işlerde de son derece düşük bir performansı vardı. Umarım Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nda böyle olmaz. Yani Samsun için faydalı işler yapmasını arzu ederiz.
Ancak ilk birkaç icraatın da çok kötü not aldığını da ifade etmek isterim. Bunlardan bir tanesi Samsun için son derece önemli olan tıbbi aletlerin yani medikal aletlerin üretimine, tanıtılmasına yönelik ve Samsun için çok çok önemli olan bu sektör de ortağı olduğu şirketten, Mediclust Anonim Şirketi’nden belediyenin çekildiğini söyledi.
Bu son derece yanlış olmuştur. Samsun için burası tasarruf edilecek bir alan değildi. Belediyecilik sadece milletin çöpünü toplamak falan değildir. Bir şehrin kalkınmasına belediyelerin de yardımcı olması lazım. Bu anlamda da bu şehir açısından en güçlü potansiyeli olan, yapılabilecek en önemli işlerden bir tanesi medikal sektörde üretimi arttırmaktır. Ancak Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı anlaşılmayacak bir şekilde bu şirketten çekildiğini ifade etti, bu çok yanlıştır. Bu yanlıştan bir an evvel dönülmesi lazımdır.
Canan YILMAZ: Bu arada MHP Milletvekili olduğunuz dönemde Medikal Sanayi İnovasyon Kümesi (MEDİKÜM) ile ilgili mecliste bir önerge vermiştiniz. Ancak Samsun’un Ak Parti vekillerinin de ret vermesiyle meclisten geçmemişti. Sonraki süreçte bu konuyla ilgili bir gelişme oldu mu? Çünkü Samsunlu için istihdam yaratacak, yatırımcı çekecek bir projeydi.
Erhan USTA: MEDİKÜM konusunda Mecliste biz önerge verdik; ancak Ak Partili siyasetçiler destek vermediler. Geçenlerde bir vesile ile bu durumu canlandırmamız gerektiğini ifade ettik. Tam bu konuyla ilgili yeni bir nabız yoklayalım yeni bir destek alalım diye düşünürken Büyükşehir Belediyesinin Mediclust Anonim Şirketi’nden çekilme kararını öğrendik ve hayal kırıklığına uğradık.
Canan YILMAZ: Yani bu durumdan öngördüğümüz, bir medikal sektör oluşturulmasına ilişkin Büyükşehir Belediyesinin de gayreti olmayacağı anlaşılıyor.
Erhan USTA: Evet. Yeni başkanın daha görevinin başındayken kötü not aldığı bir diğer konu ise; suya yapılan yüzde 25’lik zam. Seçimden hemen önce su da %15 indirim yapıp seçimden hemen sonra %25 zam yapılması çok da izahı mümkün bir durum değil. Seçim öncesi su indirimi yapan da Ak Partili Belediye başkanıydın. Seçimden sonra ne değişti de kazanan Ak Partili olduğu halde gelir gelmez suya %25 zam yaptı. Yeri gelince Ak Parti Belediyeciliği deniliyor. Bu seçmeni kandırmak değil mi?
Canan YILMAZ: Seçim öncesi yapılan su indirimini seçim yatırımı gibi mi görüyorsunuz?
Erhan USTA: Yani ben bilemedim. Eğer hakikatten bu indirim yapılabilecek bir indirim ise niye şimdi zam yapıyorsun! Yani bir başka yerdeki verimsizliği veya ‘yok belediyenin çok borcu var’ gibi bahaneleri niye milletin sırtına yüklüyorsunuz. Belediyenin çok borcu varsa bu borcu millete ödettirecek falan değiliz. Yani siz yanlış yatırımlar yaptınız, yanlış kararlar aldınız veya soydunuz belediyeyi borçlu hale getirdiniz ondan sonra milletin suyuna zam yapıyorsunuz. Bu kabul edilebilir bir şey değil. Burada da belediye çok kötü bir sınav vermiştir.
Bağıra bağıra gelen sel…
Son sınavı da işte yaklaşık bir hafta önce Terme’de bir sel felaketi meydana geldi biliyorsunuz. Bölgeyi de gezdim sel felaketinden derin etkilenen hemen hemen bütün beldeleri de gördüm, gezdim. Orada şununla karşılaştık; bu bir kader değil! Orada ciddi şekilde bir ihmal var, felaket göz göre göre, bağıra bağıra gelmiş. Tabi tamamının belediye sorumluluğu olduğunu söylersek haksızlık ederiz. Burada DSİ’nin büyük sorumluluğu var. Ancak büyükşehir belediyesinin de bir o kadar sorumluluğu var.
Bir defa Terme Ziraat Odası’nın Başkanı da diyor ki; “Meteoroloji sel uyarısını yaptı.” Belli yerlerde tıkanmalar var zaten, dere yatağı ıslah çalışmaları da hiç yapılmamış bugüne kadar. En son 2006 da ki büyük selden sonra yapılması gereken işler yapılmamış. Eee bunca yapılmayandan sonra böyle bir felaket beklemek gerekir zaten.
Yine ikinci olarak da Terme Ziraat Odası Başkanı SASKİ’yi arıyor, büyükşehri arıyor, DSİ’yi arıyor. “Bakın meteoroloji uyarı yapıyor, şu şu yerlere en azından dört beş tane yere bir binlik büz koymazsak bu bir felaket olacak. Bize binlik büz verin” diyor. Buna rağmen kimse telefona çıkmıyor, telefona çıkan da geri dönmüyor. Bu noktadan sonra kimse bu duruma “Allah’tan geldi” diyemez.
Tedbir alacaksın. Tedbir alacağız takdiri Cenab-ı Allah’a bırakacağız. Bizim inancımız budur. Dolayısıyla bu, göz göre göre gelmiş bir felakettir. Daha bunun bir sürü detayları var ama konumuz o olmadığı için oraya fazla girmeyeceğim. Şunu da söylemek lazım; ben orda sabahtan akşama kadar dolaştım, çalışan ne bir tane makine gördüm ne de bir tane işçi.
Canan YILMAZ: Yani yaşanan onca felakete rağmen mi?
Erhan USTA: Felakete rağmen ve hafta sonu için tekrar sel olabilir uyarılarına rağmen. Orada kanalizasyonlar patlamış, derelere karışıyor, ırmaklara karışıyor. Hala onaran yok. Bu işler büyükşehrin görevidir. Ondan sonra köprülerin altına çalılar gelmiş, bir kısım yerler de ufak tefek temizlenmiş ama daha önemli kısmı orada kapalı duruyor.
Şimdi bunları niye söyledik? Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı koltuğuna oturur oturmaz karşılaştığı üç tane olayda da başarısız olmuştur. Geçmişi de çok başarılı değil zaten. Çünkü Samsun sevdası yok. Samsun’a hizmet edecek insanın önce Samsun’a ilişkin bir sevdasının olması lazım. Buradan da anlaşılıyor ki geçmiş icraatlarına bakıldığında Mustafa Demir, Samsun için çok doğru bir tercih olmamıştır.
Canan YILMAZ: Seçime dair analizlerinizi almadan önce; Sizin bir ihraç döneminiz var. MHP’den ihracınız çok konuşuldu, çok tartışıldı. Siz bu konuda çok konuşmadınız. Bilinenin ya da görülenin dışında ihracınız ile ilgili farklı bir durum var mıydı? Neden ihraç edildiniz? O döneme dair bir kırgınlığınız, öfkeniz ya da söylemek istediğiniz bir şey var mı? Sizce ihraç gerekli miydi?
Erhan USTA: Görünenin dışında bir şeyler var mı yok mu ben onu çok bilemem. Ama görünen ve iddia edilen hususlar yani ihraç kararında ortaya konulan hususlar ihraç nedeni olamaz. O iddia edilen gerekçeler yanlış çünkü. “MHP’nin toplum nezdinde itibarını düşürmek” diyor mesela. Tam tersine. Biz, MHP’nin toplum nezdinde itibarını artırdık. İki nedenden dolayı. İhracı sadece son beyanatımdan dolayı görmeyin. Bu süreç EYT ile başladı. Benim EYT konusuna verdiğim destekle başladı. Ben orada MHP’nin verdiği sözün arkasında durduğunu, MHP’nin ilkeli siyaset yaptığını gösterdim. Niye, çünkü seçim beyannamemizde EYT’lilerin sorunlarını çözeceğiz demişiz. Doğal olarak mecliste de ben bu ilke çerçevesinde hareket ederek o grup önergesine olumlu oy verdim. Bir defa burada tam tersine farklı bir şey yapsaydım toplum nezdinde partinin itibarını düşürürdüm. Yalancı konumuna düşürürdüm partiyi. Liderimi yalancı konumuna düşürürdüm. Çünkü partinin lideri gittiği her toplantıda “EYT sorununu çözeceğiz” demiş.
Öyle seçim öncesi bağırmayla olmuyor bu işler. O düzenleme geldiği zaman da meclisteki tutumunuz söyleminizle aynı olacak. Ben bu tutumu sergiledim. Ben ilkeli siyaset yaptım. Ve tam tersine partinin itibarını artırdım.
Ülkücüler boynu bükük gezmesin diye…
İkincisi ise burada yani Samsun’da Ak Parti’nin görevden alınan önceki il başkanı, Ülkücüleri hiçe sayan, yok sayan, aşağılayan ifadelerde bulunmuştu. Ben de orda Cumhur İttifakı’nın da hukukunu koruyarak doğrudan onu hedef almayacak şekilde Ülkücülerin hakkını hukukunu savunmuştum. Ülkücüler boynu bükük gezmesin diye ben o beyanatı verdim. Ve burada, Samsun’da bizim hakkımızdı en az 7 tane ilçe. Ve İlkadım kırmızıçizgimizdir dedim. İlkadım’da söylediğim her şey bakın bugün çıktı. Bizim dediğimiz yapılsaydı İlkadım’ı bugün Cumhur İttifakı almış olacaktı. Bu konuda yaptığım her hamlede de taban beni destekledi. Şunu da ilave etmek isterim; benim Milliyetçi Hareket Partililerle, Gönültaşlarımla hiçbir sorunum yok. Sadece Samsun’da değil Türkiye’nin hiçbir yerinde sorunum yok.
Her yerden bizi takdir ettiklerini bizi sevdiklerini söyleyen insanlardan binlerce mesaj aldım. Teşkilat kısmı ayrıdır. Bunu da burada ilk kez söylüyorum. Ne konuştuğunu bilmeyen, bizim hakkımızda abuk sabuk konuşan bir il başkanı gelmiştir. Ben onu muhatap dahi alıp cevap vermedim. Ne olursa olsun MHP benim siyasete girdiğim partidir. Beğenmesem dahi teşkilatlarıyla kavgadan yana değilim. Bunu ifade etmek isterim. Dolayısıyla bizim Ülkücülerle hiçbir sorunumuz yok. Ama genel merkezin ve burada bir kısım tetikçilik yapanların bizimle sorunu olabilir, o ayrı bir şey.
Canan YILMAZ: Siz bağımsız aday olacağınızı açıkladıktan sonra ‘proje aday’ söylemleri çok oldu. Bunun sebebini düşündünüz mü hiç. Neden böyle bir söylem oluştu? Ve seçim süresince bunun sıkıntısını yaşadınız mı?
Erhan USTA: Ben İYİ Parti’nin teklifini kabul etmediğime dair açıklamamı 25 Ocak’ta yaptım. 25 Ocak 2019 tarihinde twitter hesabımdan bu açıklamayı yaptım. O aşamadan sonrası önemli. Çok ciddi bir şekilde
vatandaşlardan daha önceden de olduğu gibi çok fazla talep oluştu. Bu yoğun talep üzerine biz düşünmeye başladık. Ben vatandaşın benimle ilgili bir büyükşehir adayı olmam yönün de bir talebi varsa, buna kayıtsız kalamam demiştim en başında.
İYİ Parti’den aday olmayacağımı sebepleriyle birlikte açıkladıktan sonra da vatandaşlardan büyükşehir belediyesi başkan adayı olmam konusunda ki talep devam etti. Hatta talep biraz da siteme dönüştü. “Biz ümitlenmiştik. Samsun için ümitlenmiştik bir şeyler olacaktı. Sen niye aday olmuyorsun, sen niye korkuyorsun? Madem İYİ Parti’den olmuyorsun bağımsız ol kardeşim” şeklinde bize binlerce vatandaşın mesajı geldi. Biz de bu durumdan sonra bağımsız aday olarak çıkarsak nasıl oluru değerlendirmeye başladık. Daha sonra ben nabzı ölçmek için 29 Ocak 2019 tarihinde, Atatürk’ün bir sözünü paylaştım.
“Ben 1919 senesi Mayıs’ı içinde Samsun’a çıktığım gün elimde maddi hiçbir kuvvet yoktu. Yalnız Büyük Türk Milleti’nin asaletinden doğan ve benim vicdanımı dolduran yüksek ve manevi bir kuvvet vardı. İşte ben, ulusal kuvvete, bu Türk Milleti’ne güvenerek işe başladım.” M.K. ATATÜRK
Bu paylaşımın ardından bizim bağımsız aday olarak çıkabileceğimiz konusunda kamuoyu oluştu. O akşamdan itibaren biz bir durum tespiti yaptık. Ardından AKP’nin trolleri bize saldırmaya başladılar. Onlar bu tweetten mesajı almışlardı ve “Erhan Usta’yı Ak Parti çıkartıyor” diye algı oluşturmaya, bize saldırarak bizi vazgeçirmeye çalıştılar. Yani proje aday söyleminin altında Ak Parti’nin trolleri yatıyor. Ben adayım dedikten sonra trollerin algı operasyonu da kesildi.
Gelelim seçim zamanına. Seçim zamanında Ak Parti’nin trolleri, hazırladıkları ‘proje aday’ malzemesini aldılar verdiler CHP’lilere ve İYİ Partililere. Onlar da tüm seçim kampanyası boyunca bunu kullandılar. Fakat İYİ Parti’nin adayı olan Hayati Tekin açısından ilginç olan şu; Hayati Tekin’e bu konu daha önceden sorulduğunda ‘proje aday’ söylemine katılmadığını söylemişti. Hatta benimle ilgili birkaç yerde de “Cumhurbaşkanı olsam Erhan Bey’i bakan yaparım” gibi beyanları vardı.
Aynı Hayati Tekin ne olduysa seçime bir hafta kala bir canavara dönüştü ve bize saldırmaya başladı. Yani burada bir proje işi varsa Hayati Tekin bu projenin içerisindedir. Hayati Tekin, Mustafa Demir ile anlaşıp ikisi birden üzerimize saldırmıştır. Dolayısıyla biz Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı’ndan oluşan partilere karşı, burun buruna dört partiyle mücadele ederek bu oyu aldık. Bu anlamda kazanamasak da Samsun’a minnettar olduğumu söylemek istiyorum.
Canan YILMAZ: Bağımsız bir aday olarak kazanacağınıza inanarak mı yola çıktınız? Kazanma noktasındaki planlarınız neydi? Niye olmadı? Seçimden sonra bunun analizini yaptınız mı? Aldığınız sonuç sizi mutlu etti mi?
Erhan USTA: Ben öncelikle yeri gelmişken tekrar Samsunlulara çok teşekkür etmek istiyorum. Seçim kampanyası boyunca bize çok ciddi ilgi gösterdiler, destek verdiler. Bu kısmen de sandığa yansıdı, tam olarak yansıdığını ifade etmek biraz zor olsa da. Biz seçime son 3-4 gün kalaya kadar yüzde 40’lardaydık. Hem bizim elimizdeki hem rakiplerimizin elindeki anketlerde yüzde 40’la biz birinci sıradaydık. Ancak biraz sonra anlatacağım bazı olaylarla bizim bu oranımız aşağıya çekildi. Birincisi; bağımsız aday olmamızdan dolayı pusuladan kaynaklı çok ciddi bir oy kaybına uğradık. 7 puntoyla yazılmış, çok sağlıklı bir gözünüz yoksa görme şansınızın olmadığı bir yerimiz vardı pusulada. Logo yok, resim yok, yazı okunamayacak kadar küçük.
Dolayısıyla insanların çoğu bizi bulamadı. Yine iptal edilen oylar, bizim yerimize görememekten kaynaklı Bağımsız Türkiye Partisi’ne verilen oylar. Sadece sandığa bize oy verme niyetiyle gidip veremeyen seçmen sayısı 250 binlerde. Biz bu durumun 210 binlerde olduğunu düşünüyorduk ancak geçenlerde HBS Araştırma Geliştirme Şirketi’nin bir araştırması oldu ve bunu da yayımladı. Bu rakamın 250 binlerde olduğunu söyledi. Yani pusuladan kaynaklı çok ciddi bir oy kaybımız oldu.
İkinci husus; ben bunu seçim sonrası yaptığım açıklamada da söyledim. Hala daha söylüyorum, elimizde belgelerimiz var. Seçime bir hafta kala AK Parti ile daha doğrusu Cumhur İttifakı adayı ile Millet İttifakı adayı anlaştı ve son bir hafta bize saldırmaya başladı.
Yapılan da şuydu; hiç bir iddiası olmayan Millet İttifakı’nın adayı Hayati Tekin’i güçlü göstererek ‘Erhan Usta’nın bir iddiası yok’ algısı yaratıp bize oy verebilecek İYİ Parti seçmenini ve CHP seçmenini caydırdılar. Aslında bizi takdir eden, bize oy vermek isteyen ama asıl hedefi Ak Parti’nin kazanmaması olan seçmen bu algıyla korkutuldu. “Erhan Usta’nın bir iddiası yok” algısı yaratıldı. Ama daha da önemlisi aynı algı sonucu “bir CHP’li geliyor” diye bize oy verecek AK Partililerin önemli bir kısmı da vazgeçirildi.
Şimdi burada merak edilmesi gereken şu; bu algı anlaşması neyin karşılığın da yapıldı. Onu ben bilemem ama anlaşma yapıldığı kesin. Çünkü bir sitesi varken seçime bir hafta kala yeni bir tane samsuniçinhayati.com internet sitesi yapılıyor.
Bir düşünün bir büyükşehir belediye başkanının seçime bir hafta kala yeni bir internet sayfası yapılıyor. Bu internet sayfasını Samsun Haber Medya Grubu yapıyor. O gün itibari ile baktığımız da o grup Mustafa Demir’in yılmaz bir savunucusu. Bizi bir defa televizyona çıkarmayanlar, Mustafa Demir’i her gün çıkartıyor.
Canan YILMAZ: Samsun 2014 Yerel Seçim Sonuçları ile 2019 Yerel Seçim Sonuçlarına bakacak olursak Ak Parti açısından yüzde 7 buçuk gibi bir erime söz konusu. 17 yıllık bir iktidar partisi için buna ciddi bir kayıp diyebilir miyiz? Sizce bu erimenin sebebi ne olabilir? Biliyorsunuz kamuoyunda AK Parti’nin adayı uzunca bir süre tartışıldı. Seçmen sizce Ak Parti’den mi kaçtı yoksa aday gösterdiği Mustafa Demir’den mi?
Erhan USTA: İkisi birden. İnsanlar bir alternatif aradı. 24 Haziran seçimlerinde AKP’nin çok güçlü olduğu birçok yerde AKP-MHP yarışında, yarışı MHP kazandı. Milletimiz bir Recep Tayyip Erdoğan sevgisi olmasına rağmen alternatif olabilecek birisini aradı. Bu sonucu sadece Mustafa Demir’e yüklersek haksızlık etmiş oluruz. Bu aslında Mustafa Demir’den kaçış değildir. Bu aslında büyük ölçüde Ak Parti’den kaçıştır. Bakın MHP ile Ak Parti’nin yarıştığı her yerde MHP aldı. Biz de burada bu seçimi alabilirdik. Eğer pusula oyunu ve son anda yapılan diğer iki adayın birleşip bizim üzerimize saldırmaları gibi bir durum olmasaydı. Bir de seçim günü İYİ Parti biraz daha dürüst davranabilseydi ve bizim hakkımızı savunabilseydi, sandık oyunlarına göz yumulmasaydı bugün çok daha farklı bir sonuç elde edilebilirdi.
Canan YILMAZ: Peki İYİ Parti ile yaptığınız görüşmelerde “Bağımsız aday olmak istiyorum, beni destekleyin” talebinde bulundunuz mu hiç?
Erhan USTA: Oldu. Bu çok fazla söylediğimiz bir şey değil ama oldu. Onlarda “Bizim hiçbir iddiamız yok bu seçimi alamayız; ancak biz aday çıkartacağız” dediler. Ben “Samsun’un kaderiyle oynamayın. Gelin şu seçimi alalım. Ben sizin partinize geçemiyorum ve bunun sebeplerini de ifade ettim. Siz aday çıkarmayın” dedim. Sonuçta muhalefet partisi olarak Ak Parti’nin seçim kaybetmesi de onlar için de bir kazanç-başarı olacaktı. Bu seçimi böyle değerlendirmeleri gerekirken anlaşılmadık bir şekilde Samsun’da aday çıkardı Millet İttifakı. Ve CHP’nin hiçbir itirazı yoktu.
CHP’yi ileri sürdüler. “Biz CHP ile anlaştık. Aday çıkarmadan olmaz” dediler. Yani CHP’nin burada ille aday çıkaralım konusunda bir ısrarı olabileceğini sanmıyorum. CHP için burada önemli olan Ak Parti’nin seçim kaybetmesiydi. Bu da sorgulanması gereken bir şeydir. Hala bir kısın İYİ Partili arkadaşlarımızın bizi suçladığı kulağımıza geliyor. Ama benim onlardan istirhamın şu; bunları iyi analiz etsinler. Yani benim aldığım yüzde 21’lik bir oy, ben aday olmasaydım Hayati Tekin’e verilecek bir oy değildir. Hayati Tekin’in hiçbir şart altında yüzde 30’u geçme imkânı yoktu. Hadi en zorlanmış haliyle yüzde 35 diyelim. Yani ben olmasan Mustafa Demir burada yüzde 65’lerle seçim alırdı. Hayati Tekin’in burada seçim alamayacağını kendisi de partisi de biliyordu.
Canan YILMAZ: Geriye dönük düşününce İYİ Parti’den aday olsam kazanırdım dediniz mi hiç. Seçimden sonra böyle bir pişmanlık yaşadınız mı?
Erhan USTA: İYİ Parti’den aday olmadığıma pişman olmadım. İYİ Parti’den aday olmama gerekçelerimin tamamı bugün de geçerli. Ancak şu andaki sonuçlar da gösteriyor ki İYİ Parti’den aday olmam durumunda garanti olmamakla birlikte kazanabilirdim. Ancak ben makam için oradan oraya atlayan tiplerden eğilim. Fakat şunu söyleyeyim; ben aday olmasam Hayati Tekin kazanabilir miydi? Asla. Ben olmasan yüzde 65’lerle kazanırdı Mustafa Demir. Hayati Tekin, kendi tabanından bile oy alamamış bir adaydır. Bence artık siyasi bir mevtadır, zaten siyasi bir mevtaydı. Yani siyasette iddiası olmayan bir adaydı. Hizmeti de iddiası da olmayan bir adaydı.
Canan YILMAZ: Peki Size en çok nereden oy geldi, bunun tespitini yapabildiniz mi? Çünkü siz sıfırdan başladınız.
Erhan USTA: Şöyle. Bize yüzde 3 civarında Millet İttifakı’ndan geldi. Bu belli rakamlardan çıkartılabiliyor. Bunun dışında MHP ve Ak Parti kırımını yapma imkânı yok ama kalanını da Cumhur İttifakı ve diğer partilerden aldım.

Canan YILMAZ: Samsun’a siyasi düzeyde sahip çıkıldığını düşünüyor musunuz? Mesela Samsun’a neden yatırımcı gelmiyor?
Erhan USTA: Asla. Samsun’a siyasetçileri sahip çıkmıyor. Bunun sebebi aitlik duygusu. Kendilerini tam bir Samsunlu gibi hissetmemelerinden olabilir. Bu soruyu onlara sormak lazım. “Samsun’un ekmeğini yiyip suyunu içip burada siyasetini yapıp ondan sonra neden sizin Samsun ile ilgili en ufak bir kaygınız yok” diye onlara sormanız lazım. Talepleri yok, kaygıları yok. Siyasete ilk girdiğimde şunu çok sık söyledim. Ben, siyasete girmeden önce Kalkınma Bakanlığı’nda müsteşar yardımcısıydım. Kalkınma Bakanlığı dediğiniz yer kamu yatırımlarının, devlet yatırımlarının dağıtıldığı kurumdur.
Böyle bir kurumun ikinci adamıydım ben. Bana o süreçte bir tane Samsunlu Milletvekili kalkıp ta “Ya kardeşim Samsun’da şu işi yaptıracağız. Bize destek ver. Bak sende bir Samsunlusun” deyip bir tane milletvekili gelmedi. Bana gelmediği gibi bakana da gitmedi. Çünkü onların Samsun ile ilgili bir kaygısı olmadı. Her ilin milletvekili siyasi ayrım gözetmeksizin yan yana gelip şehirlerine yatırım talep ederken böyle bir yerde ikinci adam düzeyinde bir hemşerileri olmasına rağmen Samsun Milletvekilleri Samsun için bizden bir şey talep etmediler. O yüzden ben Samsun’a sahip çıkılmıyor diyorum. Sadece ilçelerden gelen bazı talepler vardı, onlar da siyasetçilerden gelen talepler değildi.
Canan YILMAZ: Samsun’a neden hiç yatırımcı gelmiyor? Bunda belediye başkanlarının ve siyasilerin rolü nedir?
Erhan USTA: Çünkü Samsun sahipsiz. Yatırımcı nazlıdır, yatırımcı ilgi ister, yatırımcı yeri geldiğinde bir miktar kolaylık ister. Bunların hiçbiri olmadığında da gayret ister. Diğer şehirlerdeki milletvekilleri davet ettiğinde o kolaylığı gösterir ve yatırımcı da oraya gider niye Samsun’a gelsin. Ordu varken veya Sinop varken. Hoş bu dönemde oralara da pek gittiği yok zaten. Türkiye’de de hiç yatırımcı kalmadı. Ak Parti’nin nihayetinde ekonomiyi getirdiği nokta belli; ama bizim teşvikte de sıkıntımız var.
Ben bunu defalarca gündeme getirdim. Samsun’a teşvik konusunda apaçık haksızlık ediliyor. Bizden başka bu konuyu gündeme getiren bir tane milletvekili olmadı. Ne olduğunu anlayamadılar anlasalar da zaten peşine düşmüyorlar. Dolayısıyla teşvikimiz kötü. Siyasetçisi ilgisiz. O zaman Samsun’a niye yatırımcı gelsin? Gelmiyor işte. Samsun’da bana son 20 yılda yapılan bir tane yatırım göstersinler. Siyasetçilerin gayretiyle onların desteği ile yapılan bir tane yatırım. Maalesef yok. Bu gidişle de Samsun sürekli göç veren bir şehir olacak.
Kişi başı gelir açısından Samsun Türkiye’de 43. sırada. Ortalamanın bile altında bir kişi başı gelir var. Samsun’un bu kadar yüksek potansiyeline rağmen. Bu kadar zenginliğe rağmen. Samsun’un durumu her geçen gün kötüleşiyor ve siyasetçileri de belediye başkanları da sahip çıkmıyor.
Canan YILMAZ: Peki tüm yetki sizde olsa siz, Samsun bu kötü gidişine dur demek için ne yapardınız?
Erhan USTA: En temel şey Samsun’un kalkınmasını sağlayacak, kalkınmasının önünü açacak çalışmaların, projelerin yapılması lazım. Medikal sektör bunlardan bir tanesi. Yani istihdamı artıracak, üretimi artıracak, geliri artıracak işlerden bir tanesi. Sonra Samsun’un ciddi turizm potansiyeli var. Bu turizm potansiyelini hayata geçirecek işlerin yapılması lazım. Bunların hepsi kamu yatırımı falan da değil. Bunların bir kısmı organizasyon. Yani aslında devlet tarafından çok para gerektiren işler değil. Özel sektörün önünü açacaksın. Ben Samsun’u nasıl kalkındırırım gözüyle bakılması gerekir. Samsun’a yatırımcı çekilebilir.
Samsun’un limanının Ankara ile bağlantısının oradan da Mersin ve Akdeniz ile bağlantısının kurulması lazım. Tren yolu projesi. Hızlı tren olması gerekmiyor. Yük treni de olması yeterli. Bunlar Samsun’un önünü açacak işler. Meseleye Samsun’da üretimi, istihdamı artırma düşüncesiyle bakmamız lazım.
Canan YILMAZ: Fındık ve fındık üreticisini yakından takip eden ve destek veren bir vekil olarak son durum nedir? Artan fındık fiyatları sezonunda da artmaya devam eder mi sizce?
Erhan USTA: Ben bu konuda çok ciddi uğraşlar verdim ve nerdeyse fındık uzmanı oldum. Fındığın acil sorunları var, yapısal sorunları var. Yapısal sorunlar mesela depo meselesi, fiyat belirleme meselesi, tekelleşmenin önüne geçilmesi, fındıkta verim problemi gibi birkaç tane konu var. Bunları bir defa kalıcı olarak çözmediğimiz zaman her sene aynı şeyleri ve fiyatı konuşacağız onu söyleyeyim. Fiyatta da geç kalınmıştı yine geç kalınıyor.
Beni ihraca götüren sebeplerden biri de fındık önergesidir. Ben İYİ Parti’nin önergesinden bir hafta önce de “Fındık fiyatları çok geç açıklandı. Fındık fiyatları niye açıklanmıyor” diye önerge vermiştim MHP grubu adına. O zaman bana Sayın Bahçeli ve diğer yetkililerin “Bu önerge nerden çıktı şimdi” şeklinde bir serzenişleri olmuştu. Dolayısıyla bizim önergeden sonra Cumhurbaşkanı çok geç de olsa fındık fiyatlarını açıkladı ama köylüye bir faydası olmadı.
Şimdi buradan bu vesile ile uyaralım fındık üreticisinin mağdur edilmemesi açısından. Fındık fiyatlarının mutlaka temmuz ayının içerisinde veya sonuna kadar açıklanması lazım. Çünkü ağustosta sezon başlıyor. Geç açıklandığı zaman fındık üreticisinin hiçbir işine yaramıyor. Depolama imkânı olmayan üretici elinden çıkarmak zorunda kalıyor. Dolayısıyla devletin ben şu fiyattan alırım diye asgari bir fiyat belirlemesi önemli. Devlet fiyatı belirlemediği zaman tüccarın eline kalıyor üretici ve gideceği bir tane adres var. Tüccar bütün fındığı topluyor ve bir firmaya (Ferrero) götürüyor. Aslında Ferrero dediğimiz yabancı şirket Türkiye’nin fındığının bütün kaymağını yiyor. Fındığın piyasasını belirleyen o.
Canan YILMAZ: Sizin fındık üreticisinin haklarını savunmak için verdiğiniz ‘fındık önergesi’ne Ak Parti’nin Samsun Milletvekilleri ret vermişti ve bu çok sayıda basın organında da yer almıştı. Ama seçim sürecinde en fazla fındık siyaseti yapan da onlar oldu. Sizce üretici bunu yuttu mu?
Erhan USTA: Ak Parti Samsun Milletvekilleri Samsunla ilgili her türlü konuda sınıfta kalmıştır. Bunu çok net söyleyebilirim. Sadece ‘fındık önergesi’ değil ki ‘medikal sektöre destek’ önergesinde de ret kullanmışlardır. Benim medikal sektöre destek önergesi verdiğim gün Trabzon ve Zonguldak Milletvekilleri yan yana gelerek kendi illeri için bizim söylediğimizden niteliği çok daha düşük olan bir kanun teklifini geçirmişlerdir. Hatta ikili görüşmede o günkü ki Sanayi Bakanının “Erhan Bey, bu fikir müthiş bir fikir bu fikrin hayata geçirilmesi lazım; ancak bizim parti grubundan bir destek gelmediği için önergenize katılamıyorum” dediği bir proje fikrine Ak Parti’nin Samsun Milletvekillerinden destek gelmediği için meclisten geçiremedik.
Fındıkta da aynı şey olmuştur. Fındıkta biliyorsunuz basına da yansıdı. Bir tane Samsun Milletvekili o çok konuşan bir Samsun Milletvekili (Fuat Köktaş) mertçe de değil bizim önergeye korkak-ürkek bir şekilde hayır oyunu kullanmıştır.
Canan YILMAZ: Bağımsız milletvekilli olarak mı kalacaksınız yoksa ilerleyen günlerde bir partiye geçmeyi düşünüyor musunuz? Ya da beklediğiniz veya değerlendirdiğiniz bir teklif mi var?
Erhan USTA: Şunu söyleyeyim, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki (TBMM) çalışma sistemi yani İçtüzüğü bir bağımsız milletvekilinin verimli bir şekilde çalışmasına müsaade etmiyor. Hatta bırakın bağımsız milletvekili olmayı eğer mecliste bir partinin grubu yoksa o partinin milletvekillerinin de çok verimli olması mümkün değil. Bütün iş, mecliste grubu olan siyasi partilere göre dizayn edilir. Şimdi bu anlamda şunu ifade edeyim; Ben, Samsun’a ve memlekete hizmet edebileceksem siyasete devam ederim. Onun haricinde benim siyasetle ilgili mutlak yapacağım diye bir kaygım bir amacım yok. Bu doğrultuda baktığınızda mevcut siyasi partilerden birisinde siyaset yapmanın çok verimli olacağını düşünmüyorum. Hepsi ile durumumuz belli.
MHP ile ihraca girmişiz. İYİ Parti’nin teklifini zaten kabul etmedim. CHP ile mesafemiz belli. Ak Parti’ye gelince bugüne kadar yaşadığımız bütün mağduriyetlerinin temellinde Ak Parti yatıyor. Ayrıca Ak Parti düşüş sürecindedir. Bundan sonra Ak Parti’nin Türkiye’de iktidar olma şansı yoktur.
Amaç Türkiye için bir şeyler yapmaksa ve Türkiye’ye hizmet etmekse iktidar olma potansiyeli olan ve ilkelerimize uygun, bizim siyasi felsefemize uygun yeni bir siyasi oluşum olursa onun içinde yer alabiliriz. Bunu açıkça söylüyorum; bu şartlar altında olur mutlak suretle. Yeni ve bu bakış açısında bir siyasi oluşum olursa orda yer alırız.
Canan YILMAZ: Yeni bir partinin kurulacağı malumunuz. Sizin de bu yeni partiye geçeceğiniz yönünde kuvvetli söylentiler var. Böyle bir düşünceniz var mı? Ali Babacan ile olan yakınlığınızdan olabilir mi? Bu arada Ali Babacan ile hukukunuz ne düzeyde?
Erhan USTA: Tabi. Sayın Babacan ile yaklaşık 10 yıla yakın çok yakın çalıştık. Ali Bey, ekonomiden sorumlu bakan olduğu için, Devlet Planlama Teşkilatı’nın da ekonomi ayağını en üst düzeyde ben götürdüğüm için yakın çalıştık. Bu ilişki bugüne kadar bir bürokrat ve bir siyasetçi düzeyindeydi. O ilişkinin bugün mutlaka siyasete taşınması gerekiyor diye bir şey yok. Ama şu anda toplumda Ali Bey’e karşı bir ilgi var. Özellikle ekonomi öncellikli bir sorun olduğu için ve ekonomiye ilişkinde performansı, ekibi son derece güçlü olabileceği ortada olduğu için Ali Bey’e karşı toplumda bir ilgi var. Bu bir oluşum mu ağzından daha henüz duymuş değiliz. Bu bir siyasi oluşuma dönüşürse bu Türkiye’nin bir kazancı olabilir.
Canan YILMAZ: Yani Siz bu yeni oluşumda olacak mısınız? Çok uzun zaman almayacağı ve yeni siyasi oluşum için sahada özellikle kırsal bölgelerde nabız yoklandığı söyleniyor. Bu konuda size gelen resmi bir teklif var mı?
Erhan USTA: Ben ortaya ilkemi koydum. Yani siyasi görüşümü. Siyasi felsefemize uygun, ülkeye hizmet etme potansiyeli olabilecek bir tablo ortaya çıkarsa öyle bir tablonun içerisinde ülkeye hizmet etmek için yer alırız. Bu tablonun çıkıp çıkmayacağını ben şu anda görebilmiş değilim. Ona bakacağız.
Canan YILMAZ: O zaman şöyle sorayım, yeni bir partiye ihtiyaç var mı? İYİ Parti’de yeni bir parti sayılır. Eğer yeni bir siyasi oluşuma ihtiyaç var diyorsanız İYİ Parti bu boşluğu dolduramadı mı sizce?
Erhan USTA: Evet var. Çünkü Türkiye’de siyaset tıkandı. Ak Parti’nin dışındaki hiçbir siyasi partinin Türkiye’de iktidar olma hevesi yok ya da iktidara talip değil veya iktidar olacakmış gibi davranışı yok. Dolayısıyla bir alternatif olmuyor. Ak Parti’de Türk siyasetini artık taşıyamıyor. Çok net bir şekilde söyleyeyim; Ak Parti’nin Türkiye’ye ne ekonomi alanında ne dış politika alanında ne de kültür alanında verebileceği bir şeyi kalmamıştır. Bunu iktidarın hemen yarın bitsin anlamında demiyorum; ama bu şekilde devamı ülkeye zarar veriyor. Yani dolayısıyla bu ülkede iktidara alternatif olabilecek bir siyasi oluşuma ihtiyacı var, toplum talep ediyor.
İYİ Parti’nin hedefi başlangıçta Milliyetçi Hareket Partisi’ni ele geçirmek ve orada bir lider olma seklindeydi. O olmayınca bir partiye dönüştü. Ama sonradan bu imajı da silemedi. Türkiye partisi şeklinde bir şeyler söylenmesine rağmen o silinemedi. Türkiye’de iktidara talip olacaksanız çok uç, çok sıra dışı olanları demiyorum; ama vatan sevgisi olan bütün kesimleri kucaklayıcı bir siyasi oluşumun içerisinde olmanız lazım. Özgürlükleri öne çıkarmanız lazım. Düşünce özgürlüğünü, teşebbüs özgürlüğü, inanç özgürlüğü… Bunları öne çıkartan ve herkesi kucaklayan bir siyasi oluşum Türkiye’de iktidara yürüyebilir.
Aslında bakarsanız başlangıç aşamasında Ak Parti bunları söyleyerek toplumda her kesimlerinden oy aldı, uzun bir sürede böyle gitti. Ancak bu felsefeden Ak Parti hızlı bir şekilde uzaklaştı. Ve yavaş yavaş da olsa iktidarı kaybediyor. Dolayısıyla toplumdaki bütün kesimleri kapsayacak siyasi oluşuma Türkiye’nin ihtiyacı var. Türkiye’de siyaset tıkandı. Vatandaş iktidardan memnun değil fakat başka oy verecek bir alternatif yok. Önünde alternatif bulduğu anda bakın yerel seçimlerde MHP’nin yerel ölçeklerde alternatif olarak gözükmesinden kaynaklanan sebeplerle seçim başarına. Sebebi budur. Düşünün milletvekili seçiminde AKP’ye verildi, yerel seçimlerde bir başka siyasi parti tercih edildi. Bunlar önemli şeylerdir. Bu durumun Türkiye ölçeğinde yapılacak ilk genel seçimlerde sandığa yansıyacağını düşünüyorum. Yeter ki vatandaşa güven veren düzgün bir ekip kurulsun.
Canan YILMAZ: Peki Sayın Vekilim, İYİ Parti MHP’den kopanların ve aynı tabanın ağırlıklı olduğu bir parti görünümünde olduğu için talep edilen beklentiyi dolduramadı diyelim. Yeni parti için ismi geçenler, görünenler de Ak Parti’den ayrılan isimler. Bu durum da yeni oluşumdan yeni bir parti olmuş olur mu? Bu şekilde olursa toplumda karşılık bulur mu ya da iktidar olur mu?
Erhan USTA: Böyle olmamalı tabi. Nedenini çok fazla bilmiyorum ama bu şekilde olmaması lazım. Yeni, genç, dinamik bunun yanı sıra tecrübeli, işinde başarılı olan, Ülkesine hizmet etme sevdası ve enerjisi olan insanlarla yola çıkması lazım. Bence yeni oluşumun şöhretli isimlere ihtiyacı yok. Millet artık 20 yıldır aynı yüzleri görmekten bıktı, usandı. Tamamı eski yüzlerle yeni bir oluşum olmaz. Yeni vedinamik yüzler de olmalı. Böyle olursa başarılı olur.
Canan YILMAZ: Siyaseti bir kenara bırakıp Ülke ekonomisini konuşacak olursak ‘Ekonominin Usta’sı diye hitap edilen bir isim olarak Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durumu nasıl değerlendirir siniz?
Erhan USTA: 2000 sonrasında Türkiye iktisadi anlamda belli bir mesafe kat etti. Bunu görmemiz lazım. 2008’e kadar Türkiye’nin performansı son derece iyi. 2008 sonrasında Türkiye’nin ekonomik performansının kötüleştiğini düşünüyorum. Türkiye temel olarak kaynaklarını, özellikle son on yılda verimli alanlara yöneltememiştir. Kaynaklarını verimli alanlarda kullanamamıştır. Sadece kendi kaynaklarını değil, yurtdışından aldığı kaynakları da kullanamamıştır. Daha çok taşa toprağa, alışveriş merkezlerine, konuta ve çok daha ileride ihtiyacımız olacak yanlış kamu yatırımlarına (şehir hastaneleri gibi) bu kaynakları tahsis etmesinden dolayı Türkiye ekonomisi bugün ciddi bir darboğaz içerisindedir. Büyüyememektedir ve borçluluk her düzeyde artmıştır. Yani vatandaş düzeyinde borçluluk artmıştır, firma düzeyinde artmıştır, bankaların borcu artmıştır, kamunun borcu artmıştır dolayısıyla ülkenin borcu da dış borç anlamında artmıştır. Tabi bu da ülkenin ekonomik olarak kırılganlığını artırıyor.
Ee siyasette de tıkanmışlık var. Sayın Cumhurbaşkanı başta olmak üzere verilen yanlış siyasi mesajlar. Türkiye’nin 15 Temmuz gibi bir ihanet girişimi yaşaması ve sonrasında sürdürülen yanlışlıklar. Hukukun rafa kalkması, yargı bağımsızlığının artık Türkiye’de çok ciddi bir şekilde sorgulanıyor olması bu ülkeyi ekonomi anlamında köşeye sıkıştırmıştır. Buraları düzeltmeden zor. Bu saydıklarımın hepsi ekonomiyi etkileyen faktörlerdir.
Dolayısıyla nereden bakarsanız bakın ekonomi kötüye gidiyor. O yüzden her alanda diyorum; Ak Parti, Türkiye’yi taşıyamıyor ve Türkiye’nin üzerine yük olmaya başlamıştır. O yüzden ekonomi kötü, kısa süre içerisinde de mevcut şartlar altında iyileşebileceğine dair bir ümit, kanaat yok. Ekonominin bu gidişine yönelik uzun süredir yapması gereken yapısal reformları yapmadı Ak Parti. Ekonomiyi yöneten kurumlar yanlış yapılandırıldı, bürokrasinin niteliğinde çok ciddi bir düşüş var, ekonomiden sorumlu Bakan Berat Albayrak bu konuları bilmiyor ve götüremiyor. Ve en tepede bulunan Sayın Cumhurbaşkanı’nın da zaman zaman ekonomiyi çok olumsuz etkileyecek beyanatları. Hepsi birlikte bugün ekonominin içinde bulunduğu dar boğazın nedenleridir. Ve bundan sonra iyileşme olmasının önündeki engeller de bu saydıklarımdır.
Canan YILMAZ: Son olarak 2. kez yapılan İstanbul seçiminin sonuçlarını değerlendirir misiniz?
Erhan USTA: Bir defa şunu söyleyeyim; bu seçimin tekrarlanması kararının adil olmadığını biliyorduk. Benim de değerlendirmem bu yönde oldu hep. Adil bir karar değildi. Kaç oy olursa olsun kazanılmış bir seçimi tekrarlamak Ak Parti’nin kendi tabanından da tepki aldı ve ben buna birçok kez şahit oldum. 31 Mart’ta Binali Bey’e oy veren birçok seçmenden “Vermeyeceğim” diyeni duydum. Bunun yanı sıra da son dönemde hem Teröristbaşı Abdullah Öcalan’ın mektubundan hem de kırmızı bültenle aranan terörist Osman Öcalan’dan medet uman, onların siyasetini meşrulaştıran, onları masun gösteren bir anlayış oldu, Cumhur İttifakı taraflarında. Hem AKP’de hem MHP’de böyle bir anlayış oldu. Şimdi olmadığını iddia etmek hiçbir şeyi değiştirmez. Seçimden sonra verdikleri beyanatları seçimden önce vermiş olsalardı samimi olduklarını anlardık. Ama seçimden sonra “Biz bunlardan medet ummadık” falan demek yanlıştır.
Teröristbaşı Abdullah Öcalan’ı meşrulaştıran bir siyasi anlayışı kabul etmek mümkün değildir. Fakat bazı siyasi partiler oy kaygısıyla bundan medet umdular. Ayrıca şu da bir haksızlıktı. PKK terör örgütüne terör örgütü demediği için HDP’yi teröristlerle iş birliği yapanların siyasi uzantısı olarak kabul edeceksiniz ve bunların CHP ve İYİ Partiyle işbirliğini yine teröristlerle işbirliği olarak nitelendireceksiniz sonra çıkıp terör örgütünün başındaki adamın bir partiye yönelik verdiği beyanatını da olağan kabul edeceksiniz. Bu çok ciddi bir adaletsizlik. Millet de bu adaletsizliğe tepkisini gösterdi.